19 Comments
User's avatar
Ayşegül İçin's avatar

Bu ara nostalji fikriyle epeyce haşır neşir olan biri olarak yazı o kadar iyi hissettirdi ki. O lise sıralarında neler yok ki. Platonik ilk aşklar, hiç bitmeyeceğini sandığımız dostluklar, eski yazlar, biraz daha büyümeye ve hayata atılmaya hazırladığımız ve ne olursa olsun geleceğe umutla baktığımız dönemler. Efes Pilsen'in final fourları, Efes-Ülker finalleri, Nash'li Shawn Marion'lı, Amare'li Suns'ın bir türlü NBA şampiyonu olamaması, Shaq-Kobe çekişmesi, Fanatik Basket, Slam dergisi, 6. adam ve Kaan Kural'in Vatan gazetesi köşesi :) Ne güzel ki o dönemlerden bu dönemlere Kaan Abi hala basketbolu sevdirmeye devam ediyor 🧡 Bu işin ticari boyutundan her ne kadar rahatsız da olsam, o konserde olma isteği o kadar ağır bastı ki 4 saatlik stresli bir bekleyiş sonrasında o pahalı biletlerden ben de bir tane aldım. Oasis'in dönüşü pek çok şey anlamına geliyor çünkü. Kaybettiğimiz ama hep derinden özlemeye devam ettiğimiz kişilerin, bir dönemin, bir hissin peşinden gitmek gibi. Ne de olsa çağ "özlüyorum o halde varım" çağı :) Kaleminize sağlık çok, sevgiler.

Expand full comment
İnan Özdemir's avatar

Ben de çok teşekkür ediyorum değerli yorumunuz için. Nostalji hissinin kendisi kadar nostalji hissiyle iyi ya da kötü anlamda hesaplaşmaya çalışan filmler, kitaplar, yazılar da benim çok ilgimi çekiyor (Gerçi Svetlana Boym'un Nostaljinin Geleceği kitabını hâlâ okumadım) dolayısıyla ben de sürekli buraya dönüyorum. Bazen hiç hedefimde olmasa bile yazarken buraya geliyorum.

Bahsettiğin referanslar da hep bizim kuşağın ortak referansları. Kaan Abi'nin yazılarıyla büyüyen, sürekli o Phoenix takımlarını ve kalp kırıklığıyla biten sezonları açıp tekrar tekrar izleyen biri olarak eski günlere gittim ben de. Bir yandan ilerlemenin, bugünden ve yarından ümidi kesmemenin, geleceğe umutla bakmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bir yandan da anılardaki takımların, maçların, eserlerin, sanatçıların sürekli, yeniden incelemelerini yapıyorum, onları kalbimde de aklımda da doğru bir bağlama oturtmak için uğraşıyorum. Ne mutlu ki benimle benzer yollardan geçen insanlara da ulaşabiliyorum böyle. Çok teşekkür ederim yeniden.

Expand full comment
Onur Akgul's avatar

Yazı her zaman olduğu gibi harika,kaleminize sağlık.Merak ediyordum bilet alabildiniz mi acaba diye,çok mutlu oldum sizin adınıza şimdiden iyi eğlenceler.Benimde bahsettiğiniz yaşlar Linkin Park sevgisiyle geçmişti benzer hislerle.Onların da yeni bir solistle tur iddiaları var darısı başıma umarım :)

Expand full comment
İnan Özdemir's avatar

Bu hayatta en sevdiğim şey konser seyahati. 19-20 yaşımdan beri neredeyse bütün tatillerimi konserlere ya da bisiklet yarışlarına denk getirmeye, bunlar etrafına yerleştirmeye çalışıyorum. O yüzden de bilet bulmak, Oasis için 2025 yazını iple çekmek beni de çok mutlu etti. Beni düşündüğünüz için çok teşekkür ederim. Dilerim siz de Linkin Park'ı seyredersiniz :)

Expand full comment
Eftal Ünlü's avatar

Şunu hissettim.. Türk kahvesi yudumlanır.. Arkasından küçücük bir yudum baileys alınır.. Dayanılmaz bir lezzet... Kaleminize fikrinize sağlık

Expand full comment
İnan Özdemir's avatar

Çok teşekkür ederim bu harika övgü karşısında. Dilerim hep layık olurum. Saygılar.

Expand full comment
Meursault Samsa's avatar

Ben daha old school bir rock dinleyicisi olduğumdan 90 sonrası grupları pek dinlemiyorum, bilmiyorum. Ama gruba, şarkılara hiç hakim olmasam da anlatılan her şey o kadar tanıdık ki... Biz benzer tartışmaları kimler üzerinden yaptık acaba... Dave Mustaine ayrılmasaydı ne olurdu? Lars gitsin Lombardo gelsin, Kirk o kadar iyi değil, Metallica davayı sattı mı vs. vs.

Çok sevdiğim bir yazar bir yazısında şöyle demişti; ''Aslında yükseliş, düşüş, dibe vuruş olarak gördüğün şey bir çemberdir ve başladığın yere dönersin. Çoğu zaman. Bir çaylak olarak geldiğin ve pas almak için köşede sabit beklediğin ana 17 sene sonra yeniden döner, bir kez daha orada o pası almak için bekler durursun.'' :)

Beni, bizi bir kez daha başladığımız yere döndürdü İnan Özdemir, bir yazı süresi ile sınırlı da olsa. Long live rock'n roll!

Expand full comment
İnan Özdemir's avatar

Hepimiz o çemberin içindeyiz, ben de sürekli o çemberden kaleme alıyorum yazıları. Okuduğunuz ve beğendiğiniz için teşekkür ediyorum, yine çok naziksiniz. Oasis'ten çok o anlatılan hissin tanıdık olması benim için mühimdi. Bunu başardıysam ne mutlu.

Expand full comment
Rasit Ergun's avatar

Oasis bilmem, sırf sen yazıyosun diye okuyorum. Biraz insaf lütfen :)

Expand full comment
İnan Özdemir's avatar

Ne mutlu buna rağmen sonuna kadar okuduysanız. Belki dinlemeye de başlarsınız :)

Expand full comment
Rasit Ergun's avatar

Aynı yıllarda farklı liselerde benzer arkadaşlıklar kurmuşuz. O yüzden keyifle okudum, teşekkürler.

Expand full comment
Şefik Akkoç's avatar

Oasis sadece kendi geri dönmedi, dinleyenlerini de o yıllara döndürdü kesinlikle. MTV'de izlediğim D'You Know What I Mean ile tanışmıştık ilk, öncesinde Wonderwall bile yoktu hayatımda, Acquiesce dinleyerek uyuyordum her gece ve nihayet Definitely Maybe ve (What's the Story) Morning Glory'nin varlığını öğrenip hem Oasis'in hem de Britpop'un içinde kaybolmuştum. Lise yıllarında yolda Liam gibi salına salına yürüyordum bazen, şarkılarını sevsem de sırf kavgalı oldukları için daha az Blur dinliyordum ve Manchester'ın aslında "mavi" olduğuna da Liam ve Noel ikna etmişti beni. Altı saat boyunca başında beklediğim Ticketmaster'dan bilet alabilseydim eksik parça tamamlanacaktı ama olmadı :.) Çevremde Oasis dinleyen yoktu pek ama o yıllarda benzer duyguları hisseden birinden bu yazıyı okumak çok iyi hissettirdi.

Expand full comment
İnan Özdemir's avatar

D'You Know What I Mean ile Oasis külliyatına giriş yapman gerçekten harika Şefik, çok teşekkürler yorumun için. Benim de "en en en Oasis şarkıları" listemde tepelerden birinde o var. Girişiyle, vokaliyle, enerjisiyle en hakiki Oasis şarkılarıdan biri olduğunu düşünüyorum. Albüm olarak saçma tarafları olsa da Be Here Now'ın hâlâ ve hâlâ çok ışıltılı yanları olduğuna inanıyorum. Ama tabii Noel'in o döneme dair pişmanlıklarını da anlıyorum. B-side'lardan en sağlamlarını üçüncü albüme koysalar ve onlara "Bunu böyle yapmayın" diyecek insanlarla çalışmaya devam etseler muhtemelen ortaya ilk iki albüm kadar değerli bir iş çıkabilirdi.

Farklı yıllarda aynı yollardan geçmişiz. Herhalde Oasis dinleyip Liam gibi yürümeyi denemeyen kimse yoktur. Ama biletler konusunda umudunu kaybetme lütfen. Hem UK için hem de Avrupa için başka bir sürü konserler açıklayacaklar, ben senin de onları bir yerde yakalayacağına inanıyorum.

Expand full comment
Batuhan Doğruk's avatar

Bir Oasis dinleyicisi değilim; fakat yazıda da bahsedilen İrlanda-UK bağlantısı, gökyüzü-okyanus temaları çok sevdiğim bir film Sing Street'te de mevcuttu. 1980'lerde geçen bir film, muhtemelen karakterleri oluştururken bazı yönlerinde Gallagherlardan esinlendiler. İzlemediyseniz o filmi tavsiye ederek ben de Oasis'i bu bilgiler ışığında dinlemeye başlıyorum.

Expand full comment
İnan Özdemir's avatar

Tavsiyen için çok teşekkür ediyorum Batuhan, Sing Street'i izlememiştim ben de. Hemen listeme aldım.

Expand full comment
Enis's avatar

Manchester'da yaşayıp bilet alamamış biri olarak doğru kişi alabilmiş olduğu için mutlu oldum

Expand full comment
İnan Özdemir's avatar

Wembley için iki yeni konser açıkladılar, Manchester için de benzerini yapacaklarını düşünüyorum ben. Dilerim siz de izleyebilirsiniz.

Expand full comment
Emre METE's avatar

Britpop'un milenyum ve milenyumun hemen öncesinde başlayan Placebo ile devam etmesi güzel midir sizin için bilmem ama benimde güzel duygular yaşamamı sağladı. Rock-metal kültürüne çok tezat bir isimle lise yıllarında girmiş olsam da o lise sıralarındaki dönemleri anmak enfes oldu. İnan'la aynı kuşağız ve bu daha anladık kılıyor.

Expand full comment
İnan Özdemir's avatar

Yazıda bahsettiğim arkadaşlarımdan biri de Placebo hayranıydı, o yüzden lisede bolca Placebo dinledim aslında. Bir de Meds albümü tam biz lisedeyken çıkmıştı. O yüzden de Placebo'yla bizim kuşağın bağı da kuvvetlidir. Hiçbir zaman hayranları olmadım ama dönem dönem şarkılarına, albümlerine, kliplerine vuruldum.

Expand full comment